Jump to content

Trend Videolar

  1. Bitcoin nedir?  

    Bugün internette bir alışveriş yaptığınızda, ödemeniz önce bir banka ya da kredi kartı şirketine uğruyor,
    fahiş komisyon ve işlem ücretleri kesilip, banka tarafından onaylandıktan sonra satıcıya gönderiliyor.
    Yaptığınız ödemelerin muhasebe defteri sadece ve sadece bankanız tarafından tutuluyor
    ve her koşulda önceden imzaladığınız onlarca sayfalık sözleşmeler yüzünden bankanıza 100% güvenmek zorunda kalıyorsunuz.
    Yanlış bir işleme itiraz ettiğinizde, çözüme ancak haftalar, hatta aylar sonra ulaşıyorsunuz.
    Daha kötüsü, yolda paranızın başına bir iş geldiğinde; paranıza erişemiyor ve paranızı kendi hatanız olmamasına rağmen kaybetme tehlikesiyle karşılaşıyorsunuz.
    2008 yılında Satoshi Nakamoto ismini kullanan anonim bir programcı, bankalara ya da herhangi bir aracı kişiye ihtiyaç olmadan, kişiden kişiye direkt olarak yollanabilen, güvenli, hızlı ve düşük komisyonlu dijital para fikrini ortaya attı.
    Bu fikir şu anki internet ödemelerinin bütün problemlerini çözüyordu ve kısa zaman içerisinde kabul görüp çok şey değiştirecekti...
    Bitcoin, bir merkezi olmayan ilk dijital para birimidir. İnternetteki para transferlerini kolaylaştırmak ve şu anki problemlerini çözmek için icat edilmiştir.
    Bitcoinler kişiden kişiye doğrudan gönderilir, bu işlem için bir aracı banka ya da şirkete ihtiyaç duymaz, bu da komisyon ve işlem masraflarınızın çok daha az olması demektir.
    Ayrıca bitcoin alıp yollamak e-mail atmak kadar kolaydır. 
    Bitcoin sistemi güvenlidir; aldatılamaz, hacklenemez ve kapatılamaz.
    Bitcoin hesabınız bankalar ya da hükümetler tarafından dondurulamaz.
    Çünkü bir merkezi yoktur, hatta bitcoin’i icat eden Satoshi Nakamoto’nun gerçekte kim olduğu bile bilinmemektedir.
    Bitcoin dünyadaki bütün ülkelerde geçerlidir, para çekim ve gönderim limiti yoktur ve istediğiniz her şeyi bitcoin ile satın alabilirsiniz.
    Dünyada Türkiye dahil birçok ülkede dijital para borsaları bulunuyor, bu borsalar üzerinden bitcoin alıp, kendi kontrol ettiğiniz dijital cüzdanlarınıza aktarabilirsiniz.
    Bitcoin sadece bir dijital paraysa, nasıl oluyor da kopyalanamıyor?
    Çok iyi programcılar ya da hackerlar, bitcoinin kodunu çözüp, binlerce kopya yapıp milyoner olmuyorlar?
    Öncelikle bilgisayarınızda bulunan resim, video ya da diğer dosyalar sadece birer veri yumağıdır.
    Bu veri yumağını kopyaladığınızda, kopyaladığınız dosyanın birebir aynısını elde etmiş olursunuz.
    Bitcoin ise sadece bir veri yumağı değildir.
    Bitcoin’in sistemi aslında dev bir muhasebe defteridir, elektronik para olarak kullanılan Bitcoinin kendisi ise bu muhasebe defterinde bir girdidir.
    Basitçe bir örnek vermek gerekirse;
    Ahmet, Ayşe’ye 1 bitcoin yolladığında “Ahmet, Ayşe’ye 1 Bitcoin yolladı” şeklinde bir mesaj göndermiş oluyor.
    Ahmet de, Ayşe de kriptografik bir imza ile bu mesajı imzalayıp kendi muhasebe defterlerine kaydediyorlar
    ve bitcoin ağına “bakın biz bu işlemi yaptık” diye yayın yapıyorlar.
    Diğer kullanıcılar da onaylarsa, Ahmet’in muhasebe defterinden 1 bitcoin düşülüp, Ayşe’ninkine 1 bitcoin ekleniyor.
    Dünya üzerindeki bütün bitcoin kullanıcılarının bütün işlemleri, tıpkı Ayşe ve Ahmet’inki gibi bu devasa muhasebe defterinde tutuluyor.
    Şeffaf bir muhasebe defteri olmasına rağmen kimliğiniz gizlidir, hangi cüzdana hangi kullanıcı erişti, IP adresi nedir gibi bilgiler tutulmaz.
    Mahremiyetiniz ihlal edilemez. 
    Bu tek muhasebe defterinden oluşan sistem, bloklara bölünmüştür.
    Bitcoin ağı ortalama 10 dakikada bir yeni blok üretir.
    Her blok üretildiğinde, son 10 dakika içerisinde yapılmış bütün işlemler o bloğa yazılır ve o blok içinde muhafaza edilir.
    Her blokta, o blok içerisindeki işlemlerin yanı sıra, blok ödülü olarak yeni üretilmiş 12.5 bitcoin ve çok zor bir matematik bilmecesi bulunur.
    Blokları, zor bir matematik bilmecesi ile kilitlenmiş sanal bir hazine sandığı gibi düşünebiliriz.
    Bu bilmeceyi çözebilmek için ise tek yol deneme yanılma yönetimidir..
    Bu bilmeceyi çözen ilk kişi ise, bu hazine sandığının içindeki bitcoinlerin de sahibi olur.
    Saniyede trilyonlarca tahminde bulunarak gizlenmiş bu sayıyı bulmaya çalışıp, bulmacayı çözmeye çalışan bu kişilere bitcoin madencisi denir.
    Madencilerin bir diğer görevi de, blokların içerisindeki işlemlerin doğruluğunu kontrol etmektir.
    Milyonlarca madenci, aynı anda aynı bloğun içerisindeki işlemleri onaylarlar ve içerisindeki bilmeceyi çözmeye çalışırlar,
    bilmeceyi bir kişi çözüp ödülü alır fakat işlemleri milyonlarca madenci onaylamış olur.
    Hile yapmaya çalışanların onayladığı işlemler görmezden gelinir.
    Madenciler, bilmeceyi çözdükten sonra, bloğun içerisindeki işlemleri kontrol edip herhangi bir hata yok ise, hemen bir sonraki bloğa geçerler.
    Geçmeden önce bir önceki bloğun bilmecesinin çözümünü, tarih ve rastgele bir sayı ile birleştirip, SHA256 imza algoritmasıyla imzalayıp, bir sonraki bloğa eklerler. 
    Bu da bi sonraki bloktaki bilmece olacaktır.
    Bir sonraki blokta, madenciler deneme yanılma yöntemi ile SHA256 ile gizlenmiş bu mesajı çözmeye çalışacaklardır.
    SHA256 kriptografik bir imzadır.
    Tek yönlüdür ve herhangi bir mesajı 256bit’lik bir yazıya dönüştürür.
    Şu şekilde çalışır.
    Algoritmanın kendisinin kırılması şu anki teknoloji ile imkansızdır.
    Aslında imkansız demek çok doğru olmaz, kırmak sadece deneme yanılma yöntemi ile mümkündür
    fakat sadece tek bir harften oluşan bir mesajı bile kırmak binlerce yıl sürecektir.
    O kadar güvenlidir ki, dünyadaki bütün web siteleri, güvenlik için bu algoritmayı kullanırlar.
    Tarayıcınızda HTTPS kullanan herhangi bir sitenin adresinin yanındaki kilit işaretine tıklayıp güvenlik sertifikasına baktığınızda bu algoritmayı kullandığını göreceksiniz.
    Madem bu kadar güvenli, madenciler nasıl oluyor da bu SHA256 algoritmasıyla imzalanmış bilmeceyi çözebiliyor diyeceksiniz.
    Basitçe anlatırsak; Bitcoin ağı bu bilmeceyi daha kolay çözülebilmesi için çok çok daha basitleştiriyor.
    Bitcoin ağı içerisindeki madencilerin o anki işlemci gücünü hesaplayıp bu bilmeceyi ortalama 10 dakika içerisinde çözülebilecek basitliğe indiriyor.
    Otomatik olarak ağın içerisinde çok madenci ve işlemci gücü varsa, bilmece zorlaşıyor, az madenci varsa da basitleşiyor.
    Elinde sonunda otomatik olarak bilmeceyi ortalama 10 dakika içerisinde çözülebilecek basitliğe getiriyor.
    Bu otomatik olarak ayarlanan zorluk ayarına, “Mining Difficulty” yani “Zorluk Derecesi” deniyor.
    Ağdaki bütün işlemci gücünün tamamına ise “Hash Rate” ismi veriliyor.
    Madencilerin kazandığı blok ödülleri de yeni üretilmiş bitcoinler olmuş oluyor.
    Yeni bitcoin üretmenin başka hiçbir yolu yoktur.
    Yani madenciler olmazsa bitcoin sistemi de var olamaz.
    Madenciler işlemci güçleri vasıtasıyla bitcoin ağının işlemlerini onaylıyorlar ve daha güvenli hale getiriyorlar.
    Ağ üzerinde ne kadar madenci varsa, ağ o kadar güvenli oluyor, çünkü yapılan bitcoin transferleri daha fazla madenci tarafından kontrol edilmiş oluyor.
    “Ne kadar iş gücü - o kadar güvenlik ve stabilite” prensibiyle çalışan bu sistemin kendisine ise “Proof of Work (POW)” denir
    Bu terimleri de öğrendiğimize göre, sistemin nasıl işlediğine geri dönelim, Nerede kalmıştık?
    Bloğun içerisindeki ödülü kazanan madenci, bloğun içindeki işlemleri doğrulamış, bilmecenin çözümünü, tarih ve rastgele bir sayı ile birleştirip, SHA256 imza algoritmasıyla imzalayıp bir sonraki bloğa eklemişti.
    Ve bu, bir sonraki bloğun bilmecesi olacaktı.
    Yani her yeni blokta, önceki bloğun verisi de buluyor.
    Bundan dolayı, 2009’da üretilmiş ilk blok ile bugün üretilen son blok birbirine adeta bir zincir gibi bağlıdır.
    Yeni bloklar da bu zincire eklenen yeni halkalar olacaktır.
    Demir zincir gibi birbirine bağlanmış bu bloklara “blockchain” yani “blokzincir” ismi verilmiştir.
    Hile yapmak isteyen bir kişinin blokzincirdeki önceden onaylanmış bir bloğu değiştirebilmesi için, blok ve sonrasındaki şimdiye kadar üretilmiş bütün blokların bilmecelerini herkesten önce çözüp bunu devam ettirebilmesi gerekir.
    Bunu yapabilmenin tek yolu ise, şu an aktif çalışan milyonlarca madencinin işlem gücünden daha fazla işlem gücüne sahip olmaktır.
    Teoride mümkündür fakat pratikte imkansızdır.
    İcat edildiği 2009 yılından itibaren dünyadaki gelmiş geçmiş bütün bitcoin ödemeleri bu blokzincir içerisinde herkese açık bir şekilde tutulur.
    Örneğin; 2010 yılında arkadaşınıza yolladığınız 0.01 bitcoin’in bile önceden nereden geldiği, sonrasında hangi kullanıcılara gittiği ve şu an hangi adreste olduğu bile blockchain üzerinde herkes tarafından görülebilir.
    Bu kayıtlar değiştirilemez ve manipüle edilemez.
    Sistem bu şekilde çalışıyor, çok fazla teknik konulara girmeden anlatmaya çalıştık.
    Peki hemen nasıl kullanmaya başlayabiliriz?
    Öncelikle online bir cüzdana ihtiyacınız var: videomuzun açıklama kısmında, güvenli ve en çok tercih edilen bitcoin cüzdanlarının adreslerini bulabilirsiniz.
    Bitcoin sisteminde, IOS, Android, Mac ve Windows da dahil olmak üzere neredeyse her işletim sistemi için bir online cüzdan mevcuttur.
    Kendinize uygun olan cüzdanı cep telefonunuza veya bilgisayarınıza kurduktan sonra, elinizde bir “public key” ve bir “private key” olacaktır.
    Public key, cüzdanınızın blockchain üzerindeki adresidir.
    Bitcoin ağı üzerindeki rumuzunuz gibi düşünebilirsiniz.
    Genelde public key yerine “bitcoin adresi” olarak adlandırılır.
    Birisi size “Bitcoin adresin ne?" diye sorduğunda aslında cüzdanınızın public key’ini kastediyordur.
    Kafa karışıklığını önlemek adına biz de bundan sonra “Bitcoin adresi” olarak adlandıracağız.
    Bitcoin adresinizi bir kez yarattıktan sonra istediğiniz cihazdan “private key” iniz vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.
    “Private Key” iniz aslında cüzdanınıza ulaşabilmeniz için gizli bir anahtardır.
    Ama kesinlikle kaybetmemeniz ve başkasına söylememeniz gerekiyor, çünkü Private Key’inizi bilen bir kişi aslında sizin bitcoinlerinizin de sahibi olur.
    Online olarak saklamanızı da tavsiye etmiyoruz,  aslında bir kağıda yazıp güvenli bir kasada tutmanız en güvenli yol olacaktır.
    Cüzdanımızı da kurduğumuza göre geriye bitcoin satın almak kalıyor.
    Türkiye de dahil dünyanın çeşitli yerlerinde, bir çok bitcoin borsası bulunmaktadır.
    Bu borsalarda banka havalesi ya da kredi kartı yöntemiyle kolay bir şekilde bitcoin satın alabilirsiniz.
    Borsaları bitcoin satan e-ticaret siteleri gibi düşünebilirsiniz.
    En güvenilir ve bizim de kullandığımız borsaların linklerini videomuzun açıklama kısmında bulabilirsiniz.
    Bu borsalardan bitcoin aldıktan sonra hemen önemli bir not geçelim; Bitcoin'lerinizi satın aldıktan sonra kendi cüzdanınıza göndermeyi unutmayın.
    Borsanın içerisinde de bir bitcoin adresiniz olup, bu adres üzerinden de bitcoin alıp-yollayabilirsiniz, bir çok kullanıcı çok pratik olduğu için bu yöntemi tercih ediyor,
    fakat unutmayın ki borsa üzerinden kullandığınız adresin private key’i o borsaya aittir.
    Yani borsada tuttuğunuz bitcoinler aslında sizin değildir.
    Bitcoinin ana amacı bankaları ve aracı kişileri aradan kaldırıp, kişiden kişiye ödemeler yapabilmektir.
    Borsalar da bu durumda aracı kişiler olmuş oluyor.
    Borsadan bitcoin satın alıp kendi cüzdanımıza yolladığımıza göre en zor kısmı hallettik, gerisi email yada bir mesajlaşma uygulaması kullanmak kadar basit.
    Bitcoin yollamak istediğimiz kişinin bitcoin adresini ve göndereceğimiz tutarı ilgili alanlara yazıyoruz ve gönder tuşuna basıyoruz.
    Bu kadar!
    Artık dünya üzerinde istediğiniz kişiye ve ülkeye, hiçbir kuruma ve kişiye bağlı olmadan, istediğiniz zaman, istediğiniz miktarda para yollayabilirsiniz.
    Bitcoin, kişilerin, kurumların ve hükümetlerin yönetimine ihtiyaç duymayan, enflasyonu olmayan bir para birimidir.
    Transferler çok hızlı ve işlem ücretleri düşüktür.
    Dakikalar içerisinde dünyanın herhangi bir yerine istediğiniz miktarda bitcoin yollayabilirsiniz.
    İnterneti olan her insan bitcoin’e erişebilir ve kendi kendisinin bankası olabilir.
    Devletlerin merkez bankaları, karşılığı olmadan, istediği zaman piyasaya para pompalayabilir.
    Bu da paranızın giderek değersizleştiği anlamına gelir.
    Bitcoin’de ise durum tam tersidir, toplam bitcoin miktarı sınırlıdır, enflasyondan etkilenmez,
    para politikası, kaynak kodu içerisinde belirlenmiştir.
    Şu an için ortalama her 10 dakikada bir 12.5 bitcoin üretilmektedir ve her 210.000 blokta bir bu rakam yarı yarıya düşmektedir.
    Buna “Halving” yani “Yarılanma” denir.
    Yani bir sonraki yarılanma olduğunda blok ödülü 6.25 bitcoine düşecektir.
    Bir sonraki en yakın yarılanma 14 Mayıs 2020’de olacaktır.
    Üretilecek bitcoin sayısı ise programsal olarak sınırlanmıştır, üretilmiş ve üretilecek olan bitcoinlerin toplamı tam tamına 21 milyondur.
    Bütün bu avantajlarıyla bitcoin bakalım geleceğin dünya parası olabilecek mi?
    Şu anki haliyle bile, dünya üzerindeki bütün ülkelerde istediğiniz her şeyi satın alabilirsiniz.
    Fakat teknolojisi henüz dünya nüfusunu kaldırabilecek ve bir dünya parası olabilecek yeterlilikte değil.
    Büyük bir devrim olduğu yadsınamaz bir gerçek.
    Bitcoin’in ve blockchain teknolojisinin şu anki halini Internetin ilk yıllarına benzetebiliriz.
    O zamanların en iyi tarayıcısı Netscape, en büyük arama motoru Altavista ve en büyük sitesi America Online(AOL)’dı.
    Yıllar boyu tahtlarını korumalarına rağmen şimdi tarih oldular.
    Bi 20 yıl sonra ise dünya üzerinde tüm ülkelerde geçerli olacak para Amerikan Doları değil, kesinlikle bir kriptopara olacaktır.
    Bakalım bu yarışı ilk kriptopara olan bitcoin mi kazanacak, yoksa daha sonra yarışa dahil olan rakiplerinden biri mi?
  2. Seks Bilimi  

    Seks, Dünyada hakkında en çok içerik yapılan, konuşulan konuların başında gelir. Hatta öyle ki internet dünyasının %40’ı cinsel içerikli paylaşımlar tarafından işgal edilmiştir. Her ne kadar dikkat çekici bir konu olsa da, insan, ergenliğe kadar seks konusunda bilgisizdir.
    Bunun en büyük nedenleri, gelenekler, coğrafyanın kültürü ve insanların bu konuyu tabu olarak görmesidir. Bizim gibi bu konunun toplum önünde konuşulmasını istemeyen toplumların bile seksi kitaplardan, çekilen filmlerden öğrenmeye çalışmaları da bir o kadar acıdır. Bu hafta, hayatımızın devamı için büyük bir öneme sahip ve yaşamın temel içgüdülerinden seks konusunu inceliyoruz. Grinin elli tonu gibi erotik kitapların meşhur olduğu bir dönemde böyle bir video yapmak ne kadar doğru bilmiyoruz ama anlatmak istediğimiz çok şey var! 
    Bilimin ışığında seks nedir? İnsanların seks yapmadan birbirini tanıma süreçleri nelerdir? Yaparken düşünmediğiniz ama farkında olduğunuzda hayatınızı değiştirecek olan gerçekler nedir ve seks sırasında vücudumuzda ne gibi etkiler olur? Cinsel ilişki sonrası partnerinizle ilişkimizde ne gibi değişimler olur? Hepsini bu videoda anlatmaya çalışıyoruz. Seks, sadece bedeninizi değil aynı zamanda duygusal durumunuzu da ilgilendirdiği için, bilimden uzak veya tam olarak anlaşılamayan bir sürü dezenformasyonla doludur.
    Bir gerçek var ki şimdiki yaşadığımız dünyayı ve bu kadar çok insanın bir araya gelip birlikte ahenkle yaşamasını seks yapmaya borçluyuz. Gelin en başından başlayalım, sokakta yürürken, beğendiğiniz bir insanı görünce aklınızdan geçenleri kontrol edelim. İlginiz ve beğenileriniz ölçüsünde bir yabancıya bakışınız aslında insan ilişkilerinde atılan ilk adımdır. İlk temas adı verilen bu olgu kendini daha sonra pekiştirecek ve ilginizi anlatma yollarını arayacağınız bir sürece girecektir. Bu sürece de tanışma yollarını arama diyebiliriz. İyi sonucu düşünelim ve bu yolların mutlu sonla bittiğini ve ilginizi çeken insanla artık tanıştığınızı düşünelim.
    Bu noktada iki taraf da gözle görülmeyen bir sosyal kontrat imzalarlar. Bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatan çiftler, birbirlerini daha yakından tanıma süreci yaşar ve kendi hayat görüşlerine göre hoşlandığı insanın hayatının detayları öğrenmek ve benimsemek için zaman geçirirler.
    Bu süreç, bilimsel olarak seksten daha zor bir süreç olarak kabul edilir. Çünkü İnsanların duygu ve düşünceleri birbirinden ayrı olmakla beraber, hayatlarına alacakları insanları tanıma evresi son derece sancılı olabilir. Bu aşamayı da geçenler için, ilk temas olarak sayabileceğimiz elele tutuşma ve öpüşmek gibi sevgi ve sahiplenme duyguları devreye girecektir. Artık her şey duygusal birliktelikten cinsel bir ilişki ve tatmin evresine doğru gitmektedir. Burada unutulan veya aşırı istekler yüzünden üstünden hızlı geçilen evre, partnerinin vücudunu tanıma evresidir. Bu dönemde hareketler değişkenlik gösterebilir.
    Sağlıklı bir cinsel ilişki ve partnerinin isteklerini ve bedenini tanımayan çiftler için gelecek aşamalar oldukça sıkıntılı olabilir. Her insanın sevdiği ve sevmediği istek ve arzular olabileceği unutulmamalıdır. Bunun ışığında çiftlerin birbirlerinin vücudunu keşfetmesi süreci olabildiğince uzun tutulmalıdır. Bu evre insan dürtülerinin kontrol edilmesinin zor olduğu bir evre olduğu için çiftler, eğer akıllarında bir soru işareti var ise geride bıraktıkları aşamalara tekrar dönmek isteyeceklerdir. Yeniden tanımanın çok daha sağlıklı olduğunu düşünenler için cinsellik ilişki yaşama daha uzun sürebilir. Fakat duygusal bütünlüğünü yakalamış ve bedenini hazır hisseden çiftler için artık cinsellik evresi başlar. Cinsel ilişkinin bir sürü duygusal değişkeni olsa da değişmeyen ve tüm odağının toplandığı iki organ vardır. 
    Erkekte penis, kadında ise vajina. Erkeğin erekte olmuş hali yani penisinin sertleşmesi hali, kadının vajinasının ıslanması ile vücutları cinsel birlikteliğe hazırlanır. Bundan sonraki süreç tamamen penisin vajinaya içine girmesini kapsayan cinsel zevk ya da üreme amaçlı bedensel bir ilişkidir. Tüm bu aşamaların bir anlamı ve bunları bize yaptıran bir şey olmalı.
    Peki aklımız ve vücudumuz bu birliktelikten önce ve sonra nasıl çalışır? Öncelikle, şekil olarak kadın ve erkek cinsel organları fiziksel olarak benzemiyor gibi görünse de, yapısal olarak bir çok benzerlik gösterir. Vajinada bulunan klitoris ve penis olarak konuyu ele alırsak: Her ikisi de aynı sinir hücrelerine sahiptir. Cinsel ilişki öncesi normal insan bedeninin tüm fonksiyonları olduğu gibi çalışırken, uyarılan beyinle birlikte nöronlar ve hızlanan kan akışıyla vücudu kendini bu duruma hazırlar. Beyinden aldığı uyarı ile hızlanan kan akışı, cinsel organlara ulaşır. Daha önce “Beyin nasıl çalışır” videomuzda da işlediğimiz gibi, insan hayatını kontrol eden, hareket ve duygularımıza yön veren organımız yine sahneye çıkar.
    Peki beynimiz, tüm bedenimizi yöneten bu yapı seks esnasında ne durumda? Yapılan araştırmalarda, beynimizin sağ tarafının, yani sezgilerimizi, duyularımızı ve gerçek üstü hayalleri yöneten kısmın geçici olarak kendini kısıtladığı görülmüştür. Bu etkileşim insanın seks sırasında daha cesur olmasına sebep olur. Orbitofrontal korteks, beynin karar verme ve değer yargılarından sorumlu olan kısmıdır. Beynin bu kısmı da kendini deaktive eder, korku ve endişede azalma yaşanır. Seks esnasında insanın daha kararlı ve umursamaz tavır edinmesine ve rahatsız edilmeye karşı çok hassas olmasına sebep olan şey budur. Cinsel ilişki sırasında belki de en çok çalışan talamus ise, daha önce yaşamış olduğunu cinsel anıları ve fantezileri entegre etmekle meşguldür. Uzmanların size sıkça seks tavsiye etmelerindeki sebep budur.
    Çünkü seks esnasında kan dolaşımı artar, kalp damar sisteminiz ve beyniniz çok daha faal haldedir. Çok çalışkan olan beynimizin görevinin bittiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz!
    Her cinsel ilişkinin sonunda, -ki buna masturbasyon yapmak da dahil- yaşanan orgazm sırasında, beyninizin bir dizi farklı nörokimyasal üretmek için fazla mesai yaptığını unutmayın! Bunlardan biri zevk, arzu ve motivasyon duygularından sorumlu olan hormon olan dopamindir. Dopamin beynin zevk kimyasalıdır. Eksikliği Parkinson hastalığının en büyük nedenlerinden biri olan bu hormon, fazla olmasıyla da şizofreniyi tetiklemesiyle bilinir.
    Beynimizin salgıladığı bir başka hormon ise kadınların erkeklere göre daha fazla salgıladığı oksitosindir. Hipofiz bezi tarafından salgılanan ve hipotalamusta salınan bu hormon, bizi başkalarına, yani o andaki partnerlerimize yakın hissettirir ve sevgiyi teşvik eder. Cinsellik sırasında sevecen, ardından ciddi olmamızın sebebi de budur. Oksitosin, bağlanma hormonu olarak bilinir.
    çünkü kadınların emzirme döneminde de salınır ve sevgi ve bağlanma duygusunu kolaylaştırdığı bilinir. Bir başka hormon ile devam edelim: Prolaktin. Bu hormon da oksitosin gibi yine kadınlarda daha fazla salgılanır. Orgazma eşlik eden bu hormon memnuniyet duygusundan sorumludur.
    Ayrıca yine hamileliği takiben kadınların süt üretiminden sorumlu olan ana hormondur. Tabii ki, hem seks sırasında hem de emzirme sırasında oksitosin ve prolaktin salınımı, bir kişinin her iki durumda da aynı hisleri yaşadığı anlamına gelmez.
    Bu hormonlar vücudumuzda farklı roller oynayabilir ve beynin sosyal bağlantılarımızı güçlendirme yolunun bir parçasıdır. Fakat bir gerçek vardır ki: bu hormonlar sayesinde cinsellik, insan için zevkli bir deneyim haline gelmektedir.
    Şaşırtıcı bir şekilde beyin, cinsel birliktelik ve diğer keyif veren deneyimler arasında çok fazla ayrım yapmaz. Beyninizin tatlıya düşkün olması veya kumarda kazandıktan sonra kendini iyi hissetmesi gibi, orgazm sırasında da harekete geçen nöronların aydınlanması aynıdır. Beyin tıpkı yasak olan kuralları çiğnemek gibi, seks sırasında da zevkli olanı yani farklı deneyimleri yaşayarak, bunun ödülü olan orgazmı sağlar.
    Bu bilimsel ödülü, hormonal mutluluk olarak tanımlarız. Uyuşturucu, alkol ve kumar gibi zararlı alışkanlıklardan kurduğunuz etkileşim hazzı neyse, seks de vücuda aynısını sağlar!. Öncesi sonrası ile seksi bilimin gözünden anlattık. Cinselliğe dair her şeyi burada anlatmayacağız çünkü bu sizin hayatınız ve bizler de ilişki terapisti değiliz. Bu yüzden insanın kendini bulması ve sorularının cevaplarını kendi içinde keşfedeceğini söyleyerek, bizi cinselliği iten bazı tanımlara geçelim istiyoruz.
    İnsanın var oluşundan bu yana bizleri bugüne kadar getiren seks olgusu tabii ki konuşulmaya değer. Örneğin genç arkadaşlarımızın ergenlik zamanı çok kullandığı oldukça popüler kelime olan libido kelimesi ile devam  edelim.
    Libido, Sigmund Freud’a göre, insanoğlunun ana sorun kaynağı olarak görünen, bastırılmış duyguları insan benliğinde ateşleyen terimdir. Yani Freud bunun pek de sağlıklı bir şekilde insanı geliştirmediğini düşünenlerden. Libido, Türkçemize kelime anlamı olarak insana yaşam gücünü veren enerji olarak geçmiştir.
    Bu tanım, zamanla cinsel dürtü ve cinsel aktivite istediğini tanımlamak için kullanılmaya dönüşmüştür. Libido hem kadın, hem de erkek için kullanılır ve doğrudan androjen hormonları yani testosteron ile bağlantılır. Androjen, böbrek üstü bezlerimiz kabuk kısmınca salgılanan bir hormondur. Androjen, erkeklerde penis ve meni yollarında gelişim, kılların çıkışı, sesin kalınlaşması ve kadınlarda klitoris ve vajina dış dudağının genişlemesine ana etken madde olarak biliriz.
    Gelelim bir başka şehir efsanesine: Afrodizyak’dan bahsediyoruz. Afrodizyak kelimesi bizzat zevkin, tenin ve ruhani aşkın simgesi Yunan tanrıçası Afrodit’ten geliyor. Hikâyeye göre Afrodit bir istiridye kabuğundan doğuyor. Takdir edersiniz ki, şehvetin tanrıçasının doğum yerinin dünyanın en çok bilinen afrodizyaklarından biri olması çok da tesadüf sayılmaz. Özellikle roma, yunan ve mısır kültüründe, reçeteler ve tedavilerde bitki, tohum, meyve, sebze ve deniz ürünlerinin oluşturduğu geniş bir yiyecek yelpazesinden yapılan özel diyetleri görüyoruz.
    Yani neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir afrodizyak kültürümüz var. Yine de, ironik olarak, şu ana kadar kesinlikle kanıtlanmış bir afrodizyak yiyecek yok. Bütün bu bilgilerin ışığında Bilim’in bizi daha istekli hale getirip, cinsel hayatımıza katkıda bulunabileceğini düşünür müsünüz?
    Sağlıklı ilişkiler ve sağlıklı bir cinsel hayat dileğiyle!
  3. ABD’nin yeni kruvazör koruyucusu Ghost  

    Bu, ABD’nin yeni kruvazör koruyucusu “Ghost”tur. ABD donanması bunu, bir kruvazörü İran’da bota konulan bomba ile saldırıya uğrayınca istedi. Ghost serisi bu mini silahlı sürat tekneleri, kruvazörleri, korsan saldırılarına ve kamikaze botlara karşı koruyacak. Teknelerin hızı nedeni ile hedef alınması çok zor. Bu hıza neden olan şey, önden çekişli motoru.. Önden çekişli motor, hem gemiyi dalgaların çarpmasına karşı muhafazaya alıyor hem de oluşan hava kabarcıkları teknenin ayaklarını sarıyor ve daha süratli yol alabilmesi için su ile olan sürtünmesini azaltıyor.
    https://www.smithsonianchannel.com/shows/combat-ships/stealth/1004831/3482689

Öne Çıkan Videolar

  1. NASA, Ay'a gitmek konusunda ciddi görünüyor.  

    NASA, Ay'a gitmekte ciddi..
    Bunlar NASA'nın yeni 'Ay' araçları.. Kimileri hâlen 1969'da Ay'a gidilip gidilmediğini sorgulaya dursun.. (ki NASA da bu tartışmayı bitirmek isterdi ancak detaylı iniş görüntüleri kaza eseri yok oldu. -3.- Sadece hepimizin bildiği kesitler var.) ..NASA, Ay'daki uranyum, altın gibi kaynakları ülkesi için toplamayı nasıl yapacağını iyice planladı. İniş, Ay'ın güney kutbuna yapılacak -2-. Videoda göreceğiniz; insanların hareketini kolaylaştıran, kolay giyilebilen yeni uzay kıyafeti, Ay arabası gibi araçlar da yörüngeden tespit edilen materyalleri doğrulamada yüzeydeki personele yardımcı olacak.
    Kaynaklar:
    1. https://solarsystem.nasa.gov/…/10-things-what-we-learn-abo…/
    2. Yeni görevin iniş alanı: https://www.nasa.gov/…/moon-s-south-pole-in-nasa-s-landing…/
    3. https://www.reuters.com/…/moon-landing-tapes-got-erased-nas…
  2. Mavi balina, tek sürü saldırısında, 500 kg kril yutabilir.  

    Bir mavi balina, yoğun bir sürüye saldırırsa, 500 kg kril yutabilir. Bu tek bir ağızda yenen 457.000 kalori demektir. Bahsi geçen miktar, bu harika devin yeme aksiyonunu gerçekleştirmek için harcadığı enerjinin neredeyse 200 katıdır.
    Kaynak:
    Nationalgeographic.com
    https://on.natgeo.com/2S8YLlq
    Gif: (Slater Moore)
    https://www.instagram.com/slatermoorephotography/
     
  3. HBC 672 yıldızının özel şovunu izleyin.  

    Bu çok özel oluşumun yeni doğmuş bir yıldızın daha önce görülmeyen, gezegen oluşturan bir disk olduğu düşünülüyor. Daha önce “Gölge hareket ediyor. Bir kuşun kanatları gibi kanat çırpıyor!” şeklinde şaşkınlıkla ifade edilen gözlem, animasyonun sonunda göreceğiniz gibi neticelendi.
    Kredi: ESA/Hubble, Digitized Sky Survey, L. Calçada, Nick Risinger (skysurvey.org)
    https://www.nasa.gov/feature/goddard/2020/hubble-sees-cosmic-flapping-bat-shadow/
  4. Güneşimizin 10 yıllık mazisi  

    Nasa yine en iyi bildiği işi yaparak bizleri heyecanlandırmış görünüyor.
    Güneşimizin aktivitesini 10 yıl boyunca kayıt altına alan Nasa çalışanları, 61 dakikalık keyifli bir video ile bizlere şahane bir görsel şölen aktardılar. İlham verici bu görüntüler, Solar Dynamics Observatory (SDO) uzay aracı tarafından 10 yıldan fazla süreyle kaydedildi. 
    Heyecan verici olan ise, her bir saniyenin, Güneş sistemimizin merkezinde bir güne denk geliyor olmasıdır.
    Buyrun birlikte izleyelim!

Hakkımızda

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel bilim haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Bilim Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız buradan iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...