Psikologlara göre, pek çok şey…
Hepimiz, birbirinden tamamen farklı kişilikler ile birlikte, eşsiz ve küçük birer kar tanesi olduğumuzu biliriz. Fakat belirli tür insanların, belirli üniversite bölümlerini seçmeye eğilimli olduğunu hiç fark ettiniz mi? Ya da benzer kişiliklere sahip olan insanların nasıl birlikte takıldıklarını?
Bunu fark eden sadece siz değilsiniz. Psikolojik araştırmalar üzerinde yapılan yeni bir meta incelemenin bulduğuna göre, üniversite bölümünüz yalnızca IQ puanınız hakkında fikir vermiyor, aynı zamanda kişiliğiniz hakkında da pek çok şeyi açığa vurabiliyor. Diğer bir deyişle, düşünmek istediğimizden daha fazla tahmin edilebilir durumda olabiliriz.
Aynı bölümlerde okuyan insanların benzer kişiliklere sahip olup olmadığını merak eden Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nden psikolog Anna Vedel, dünya çapından 13.389 üniversite öğrencisini kapsayan 12 çalışmaya baktı.
Çalışmaların her biri, öğrencilerin Beş Büyük kişilik özellik üzerindeki puanlarına bakmış (duygusal denge, dışa dönüklük, açıklık, uyumluluk ve sorumluluk) ve bunların, öğrencilerin devam ettiği bölümlerle olan ilgisini karşılaştırmıştı.
Çalışmaların on biri, kişilik ile akademik bölüm arasında güçlü bir bağlantı bulmuştu. Hatta Vedel, belirli kişilik türlerini farklı alanlarda toplamıştı:
- Bilim öğrencileri, açıklık ve dışa dönüklükte yüksek puan ve duygusal dengede orta puan almıştı
- Mühendislik öğrencileri, duygusal denge ve sorumlulukta orta seviyelere ve düşük açıklık puanına sahip olmaya yatkındılar
- Sanat ve edebiyat bölümleri, açıklık ve duygusal dengede yüksek ve sorumlulukta düşük puan almıştı
- Hukuk öğrencileri yüksek oranda dışa dönüktü ve duygusal denge ile sorumlulukta orta durumdaydılar fakat açıklık ve uyumlulukta düşük puan almışlardı.
- Tıp öğrencileri de dışa dönüklükte yüksek puan almışlardı fakat yüksek oranda uyumlulardı da
- Psikoloji öğrencileri, duygusal denge ve açıklıkta yüksek puan almışlardı
Vedel, Scientific American’da şöyle yazıyor: “İstatiksel olarak konuşursak, Beş Büyük özellikteki grup farklılıkları sıklıkla orta boyutluydu ve açıklık konusunda sürekli olarak daha da büyüktü, bu yüzden bu farklılıklar, önemsiz olmaktan uzaklar.”
Buradaki büyük soru, bunun bir tavuk durumu mu yoksa bir yumurta durumu mu olduğu. Diğer bir deyişle, insanlar kişilikleri yüzünden mi belirli bölümleri seçiyorlar, yoksa öğrenim seçimleri mi kişiliklerini değiştiriyor?
Araştırmacıların bunu anlamaları için, öğrenciler okula kaydoldukları zaman, öğrenime başlayıp bölümdeki diğer insanlarla sosyalleşmeden önce onların kişilik özelliklerini ölçmeleri gerekti.
Vedel’in yaptığı incelemede, tam olarak bunu yapmış olan iki çalışma bulunuyordu ve ikisi de, sonuçların geri kalanına benzer eğilimler göstererek, bizi belirli yönleri aramaya iten şeyin kişiliklerimiz olduğunu öne sürüyordu. Fakat bu kuramda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Vendel şöyle söylüyor: “Kişilik gruplarının farklılıkları kadar ilginç olarak, bu araştırma türünün ortalamalara dayalı olduğuna dikkat etmek önemli. Gruplar içinde geniş çeşitlilikler bulunuyor ve elbette pek çok birey, akademik bölümlerinin sahip olduğu ‘kişilik kalıbına’ uymayacaktır.”
O halde bu, gelecekteki akademik ve kariyer seçimlerinizi, kişilik türünüze dayandırmanın muhtemelen en iyi fikir olmadığı anlamına geliyor.
Fakat Vedel, araştırmanın bir gün insanlara gelecekleri hakkında daha akıllı seçimler yapmalarında yardımcı olacağını umuyor.
Scientific American’da şöyle yazıyor: “Bu çalışma, öğretmenlerin ve danışmanların öğrenme ve rehberlik etkinliklerini tasarlarken, sahip oldukları öğrenci nüfusunun özelliklerini hesaba katmalarına sebep olabilir. Dahası, bazı bölümler ve fakülteler, daha farklı öğrenci nüfuslarını cezbetmeye çalışmakla ilgilenerek, insanları, keyif almayabileceklerinden şüphelendikleri alanlarda çalışmaya doğru çekebilirler.”
Sonuçta, bölümünüzde dışlanan tip olmak, akranlarınıza karşı size bir üstünlük sağlayabilir. Einstein’a güvenin: bir yere uygun olmaya gereğinden fazla önem veriliyor.
Araştırma, Personality and Individual Differences bülteninde yayınlandı.